Göreleli Ünlü Simalar

Avni
Haydarlı köyünden olan karaosman oğlu Avni efendi’nin asıl adı Osman. Daha ziyade âşık tarzını benimsemiş, ancak hece vezni ile değil, aruzla kalenderiler, semailer yazmıştır. Bazı koşmaları da vardır. Görevi gereği memleketinden ayrılıp Aydın’a yerleşmek zorunda kaldı. 1892’de öldü.

Hasan Ali EFENDİ
Hasan Ali Efendi o zaman Trabzon’a bağlı olan Görele’nin din bilginlerinden Ömer Efendi’nin oğlu’dur. Zamanının tanınmış bir bilgini ve devlet adamı idi. P. T. T Müfettişi Ali Rıza Efendi’nin babası ve Cumhuriyet dönemi Milli Eğitim bakanlarından Hasan Ali YÜCEL’in dedesidir. 1895’vefat etmiştir.

Hasan Ali YÜCEL
16 Aralık 1897 yılında İstanbul’da doğdu. Ailesi Görele’nin Daylı köyünden olup, İmamoğlu soyundandır. Babası A. Rıza Bey maliye memurluğu ve telgraf müfettişliklerinde bulunmuştur. Dedesi Hasan Ali Bey de Osmanlı imparatorluğu zamanında telgraf nazırlığı yapmıştır.

H. Ali YÜCEL Mekteb-i Osmanî, Vefa İdadisi(lisesi) ve İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümü’nden mezun oldu.

1922 yılında öğretmenliğe başladı. İzmir Öğretmen Okulu, kuleli askeri lisesi, İstanbul ve Galatasaray liselerinde felsefe ve edebiyat öğretmenliklerinde bulundu.
1927’de maarif(milli eğitim) müfettişi oldu. Hemen ardından Fransız eğitim sistemini incelemek üzere bakanlık tarafından Paris’e gönderildi. Türkiye’ye döndükten sonra gazi eğitim enstitüsü müdürlüğüne atandı.

1933–1935 yılları arası ortaöğretim genel müdürlüğü yaptı.

1935 yılında İzmir’den milletvekili seçilerek TBMM’ne girdi. Üç yıl sonra 1938’de Milli Eğitim Bakanı oldu. 1946 yılına kadar 7 yıl 7 ay bu görevini sürdürdü.

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı dönemde Türk milli eğitimine reform niteliğinde büyük hizmetlerde bulunmuştur. O’nun en büyük reformlarından biri ve beklide en önemlisi 1940 yılında kurduğu Köy Enstitüleridir. Bu sayede eğitim ve öğretim, köylünün ayağına kadar gelmiştir. Bunun yanında pek çok fakülte ve yüksek okul açmış, devlet opera ve balesi’ni kurmuştur. 500 civarında dünya klasiğini Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır. Türk – İslam Ansiklopedisini yayınına onun zamanında başlamıştır. Bakanlığı döneminde pek çok önemli hizmetlerde bulunmuş olan Yücel, 1946 yılında Mili Eğitim Bakanlığı’ndan ayrılmıştır. 1950 seçimlerini kaybedince İstanbul’a yerleşmiş, Cumhuriyet Gazetesi’nde makaleler yazmıştır. 1955-60 yılları arası İş Bankası kültür yayınlarını yönetti. 1958’de UNESCO Milli Komisyonu Genel Kurul, 1961’de Kurucu Meclis Üyeliğine seçildi. İstanbul’da 26 Şubat 1964 tarihinde kalp krizi sonucu hayata vefat etti.

H. Ali YÜCEL eğitimciliğinin ve devlet adamlığının yanı sıra yazarlık ve çevirmenlikte de ustaydı. Edebiyat hayatına da şiirle başlamıştı. İlk şiirinde aruzu kullanan Yücel’in şiirleri Dergâh ve Yarın (1921–22), Yeni Mecmua(1923) ve Hayat (1926–28) dergilerinde yayınlanmıştır.
Mütareke ve Kurtuluş savaşı yıllarında ateşli şiirler yazarak vatan ve millet sevgisini işlemiştir. Daha sonra aruzu bırakan Yücel hece veznine yöneldi. Bazı şiirleri bestelendi. Bir müddet sonra da sanat hayatını nesirle sürdürdü.

Hasan Ali YÜCEL, kafa yapısıyla daima batılı, gönlüyle daima doğulu olmuştur.

Yücel’in eserlerinden bazıları şunlardır: Türk edebiyatına toplu bir bakış(1930) Bir Dehanın Romanı (Goethe’nin 100. ölüm dolayısıyla yazdığı monografi–1923), Şiir Kitabı: Dönen Ses(1933), Pazartesi konuşmaları (gazete ve dergilerde çıkan sohbetleri–1937), İçten Dışa (sohbet ve makaleleri–1938), Hürriyet’e Doğru (makaleler–1955), Kıbrıs Mektupları (gezi notları-1957), Yakup Kadri (monografi-1957), Türkiye’de Ortaöğretim (1938), iyi Vatandaş, iyi insan(1956-1971), Edebiyat Tarihimizden (1957), Türkiye’de Maarif (1959), Hürriyet Gene Hürriyet (1960-62 2 cilt), Dinle Bende (şiirleri 1960).

Ülkemize verdiği hizmetler ve eserleri üç-beş satıra sığdırılamayacak kadar büyük olan Hasan Ali YÜCEL, Görele’nin ve ülkenin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerinden biridir. Baba ocağı Görele’ye de büyük hizmetlerde bulunmuştur. Göreleliler de onu hiçbir zaman unutamamışlardır. Görele de bugün bir ilkokul ve bir cadde onun ismini taşımaktadır. 1993 yılında da Görele Belediyesi tarafından Cumhuriyet meydanına bir büstü dikilerek adı ebedileştirilmiştir. Ayrıca Giresun’da kaleye çıkan bir cadde ile Espiye’de bir okula ve İstanbul Kartal Kültür Merkezi’ne de adı verilmiştir.

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
1913’te Görele’de doğdu. Ailesinin beş çocuğundan ikincisidir. Trabzon Lisesi’nde okurken, 1927’de bu okula resim öğretmeni atanan Zeki Kocamemi’nin öğrencisi oldu. Onun derslerinin etkisi ve okul müdürünün özendirmesiyle 1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Burada Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. 1930’da eğitimini bitirmeden, ağabeyisi Sabahattin Eyüboğlu’nun yanına Paris’e gitti. Orada André Lhote’un yanında resim çalıştı. Daha sonra evleneceği Rumen asıllı eşi Eren Eyüboğlu ile de burada tanıştı.

Yurda döndükten sonra 1934’te D Grubu’nun dördüncü sergisine otuz resmi ile katıldı. İlk kişisel sergisini de aynı yıl Bükreş’te açtı. 1934’te katıldığı Akademi’nin diploma yarışmasında üçüncü oldu. Bu derece ile mezun olmak istemediği için bir yandan diploma yarışmasına yeniden hazırlanırken, bir yandan da bir süre Çerkeş demiryolu yapımında çevirmenlik yaptı, Tekel Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. 1936’daki diploma yarışmasında Hamam adlı kompozisyonuyla birinci oldu. Aynı yıl Moskova’da düzenlenen Çağdaş Türk Sanat Sergisi’ne katıldı. 1937’de Cemal Tollu’yla birlikte Akademi’nin Resim Bölümü Şefi Léopold Lévy’nin asistanı oldular. Bedri Rahmi birçok ressamın katıldığı CHP’nin kültür programı çerçevesinde resim yapmak için 1938’de Edirne’ye, 1941’de de Çorum’a gitti. Bu dönem resimlerinde köy manzaraları, köy kahveleri, faytonlu yollar, iğde dalı takmış gelinler gibi Anadolu’ya özgü görünümler egemendir.

1940’lardan sonra duvar resimlerine yöneldi. İlk duvar resmini 1943’te İstanbul’da, Ortaköy’deki Lido Yüzme Havuzu için yaptı. 1947’de İstanbul’da özel bir atölye ve galeri açtı. 1950’de Ankara’da sanatının o güne kadarki bütün dönemlerini kapsayan bir sergisi düzenlendi. Bedri Rahmi aynı yıl bir kez daha Paris’e gitti ve İnsan Müzesi’nde (Musée de I’homme) ilkel kavimlerin sanatını inceledi. Bu incelemeleri “güzel”in aynı zamanda “yararlı”da olabileceği, “yararlı” olmanın “güzel”in gücünü eksiltmeyeceği düşüncesine ulaşmasına yol açtı. Bu düşünce ise onun bundan sonraki sanat görüşünü tümüyle etkiledi, yönlendirdi. Mozaik çalışmalarına 1950’de başladı. 1958’de Uluslararası Brüksel Sergisi için 272 m²’lik bir mozaik pano gerçekleştirdi ve bu yapıtıyla serginin büyük ödülü olan altın madalyayı kazandı. Bundan bir yıl sonra Paris’teki NATO yapısı için, şimdi Brüksel’de bulunan, 50 m²’lik bir mozaik pano hazırladı. 1960 ve 1961’de iki kez ABD’ye gitti. Orada birçok geziye katıldı, konferanslar verdi ve resim çalışmaları yaptı. 1969’da Sao Paulo Bienali’nde (iki yıllık sergi) onur madalyası kazandı. Ayrıca 1940’ta Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde resim dalında üçüncülük, 1943’te aynı serginin 4. sünde ikincilik ve 1972’de de 33. sergide birincilik ödülünü aldı. Ölümünden sonra 1976’da Ankara’da “Yaşayan Bedri Rahmi” adıyla bir sergisi düzenlendi. Aynı yıl İstanbul’da da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde adına düzenlenen bir sergiyle anıldı. 1984’te İstanbul’da “Bedri Rahmi-Her Dönemden” adlı bir toplu sergisi açıldı.

Bedri Rahmi Akademi’deki ilk yıllarından sonra temel bilgilerini Paris’te André Lhote’un akademisinde edinmesine karşın onun kübist ve yapımcı (konstrüktif) yaklaşımını benimsememiş, Dufy ve Matisse’i kendine daha yakın bulmuştur. Paris’ten döndükten sonra Anadolu ve Trakya gezilerinde yaptığı resimlerle İstanbul görünümlerinde Dufy’nin renk ve çizgi anlayışının etkileri görülür. Zamanla bu etkiden sıyrılan Bedri Rahmi halk sanatını sağlam bir kaynak olarak görmeye başlamıştır. Halk sanatından yola çıkarak yeni anlatım biçimleri aramıştır. Minyatürlerden de esinlenmiştir. Anadolu kilimlerinin geometrik, soyut biçimleri, çini, cicim, heybe, yazma ve çorapların bezeme düzeni ve renk uyumlarını kaynak olarak kullanmış, motifin ağırlık kazandığı süslemeci bir tutumla resimler yapmıştır. Ancak, yalnızca motifleri resme uygulamakla yetinmemiş, renk ve malzeme araştırmalarına da girmiştir. Çeşitli teknikleri deneyerek gravür, mozaik, heykel ve seramik alanlarında birçok ürün vermiştir. Yine bir halk sanatı olan yazmacılığa da yönelmiş, kumaş üstüne baskılar yapmış, bu çalışmalarını öğrencileriyle birlikte de yürütmüştür.

İki yıl kadar süren ABD gezisinden sonra değişik malzemelerden yararlanarak soyut resimler ve renk düzenlemelerine yönelmişse de son yıllarında yeniden eski konularına dönmüştür. Kemençeciler, gecekondular, hanlar, kendi portreleri, balıklar ve kahvelerle, yeni renk ve doku deneyimlerinden de yararlanarak, doğaya eğilişin ustaca ve yetkin örneklerini vermiştir. Çağdaş resim öğelerini de içeren bu çalışmalarında, konu soyuta yaklaştığı oranda, resmin de bir tür “nakış”a dönüştüğü izlenir.

Bedri Rahmi 1927’de başladığı resim öğretmenliğini ölümüne değin sürdürmüş, Akademi’deki atölyesinde sayısız öğrenci yetiştirerek, çağdaş Türk resmi için bu açıdan da etkili ve yararlı olmuştur.

Bedri Rahmi 1928’de daha lise öğrencisiyken şiir yazmaya başlamıştır. Şiirlerine, 1933’ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, İnkılapçı Gençlik ve Varlık dergilerinde yer verilmiştir. 1941’den başlayarak çeşitli şiir kitapları yayımlanmıştır. Halk edebiyatının masal, şiir, deyiş gibi her türüne karşı duyduğu hayranlık, şiirlerine de yansımıştır. Halk dilinden ve şiirinden aldığı öğeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını sonuna dek götürmüştür. Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir. Akıcı, rahat bir dille kaleme aldığı gezi ve deneme yazılarında ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanatı konularındaki görüşlerini sergilemiştir. Bedri Rahmi Eyüboğlu 21 Eylül 1975’te vefat etti.

Fethi KARAMAHMUTOĞLU
7 Ekim 1942 yılında Görele soğuksu mahallesindeki Naci Kahyaoğlu’nun evinde doğdu. Trabzon eşrafından Karamahmutoğlu Abdulkadir Efendi’nin büyük oğlu Şevket Bey ile Giresun eski milletvekili Ali Şevket Çolak oğlu’nun ikinci kız evladı Ayşe Nazmiye Hanım’ın sonuncu çocuğudur. 1945–46 öğretim yılında Görele Yücel ilkokulunda eğitimine başlamıştır. Babasının memuriyetliği nedeniyle; eğitimine Gümüşhacıköy ve Tirebolu’da devam etmiştir. 1950 yılında babasının vefat etmesi sonra tekrar Görele’ye dönmüşlerdir. Liseyi Bafra merkez Gönenç lisesinde tamamlayarak 1961–62 ders yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi. 1968 yılında bu okulun Türk dili ve edebiyat bölümünü bitirdi.

1968 yılında radyodaki eğitiminin ardından kendisinin Erzurum, Çukurova ve Diyarbakır radyolarından birinde çalışma seçeneği sunuldu. Bu önerileri kabul etmeyen Karamahmutoğlu; Milli Eğitim Bakanlığına memleketinde öğretmenlik yapmak istediği talebinde bulundu.

Bu talebin uygun bulunması nedeniyle 1968 yılında Görele Lisesi’nde öğretmenlik görevine başladı. 1971–72 ders yılının sömestr tatilinde hastalanmasının ardından ve tüberküloz tedavisi görmek için İstanbul’a gitti. 13 ay süren tedavisi sağlık kurulunun en az 5 yıl tedavi gördüğü iklimde görev yapması tavsiye edilince, görevine fatih ticaret lisesinde devam etmek zorunda kaldı. 4 ay kadar bu okulda çalıştıktan sonra 1974–75 ders yılında Kadıköy kız enstitüsüne atandı. 1975 yılında sağlık kurulunun aksi yönde ısrarına rağmen İzmir’de askerlik görevini yaptı. Daha sonra Kadıköy kız meslek lisesinde 1984–85 eğitim yılı sonuna kadar idareci öğretmen olarak görevini sürdürdü.

Bu zamana kadar ara vermemiş olduğu müzik çalışmalarını daha rahat ve anlamlı yapabilmek için 1985 yılında tekrar TRT ye başvurdu. Bu başvurusu kabul edildi. Nakl-i memuriyet yoluyla İstanbul radyosunda Türk sanat şefi olarak vazifeye başladı. 1987 yılında Türk Müziği Şubesi Müdürlüğüne getirildi. Aynı radyoda 19994 yılından itibaren Türk müziği uzmanı ve danışmanı olarak görevini sürdürdü. 7 Ekim 1999 da vefat etmiş olup mezarlığı İstanbul karacaahmet mezarlığındadır.

Yaşamını öğretmenlik ve müzikle dolu geçen sanatçı; TRT repertuarında Alâeddin Yavaşça dan sonra 400’e yakın eseriyle 2. sırada bulunmaktadır.

Ahmet KAÇAR
Ahmet kaçar 1926 yılında Görele’nin sağlık köyünde doğdu. İlkokulu Görele merkez ilkokulunda bitirdi.

Sağlık köyü kıyıya çok uzak olmamasına rağmen eskiden at yarışlarının yapıldığı bir küçük düzlüğü bulunan tepelik bir mevkidedir. Kaçarların evi bugün bile otoların çatlarcasına zorlanarak tırmanabildiği taşlı topraklı bir yoldan ulaşılan ve etrafına hâkim olan tepededir. Çillioğlu mahallesi’nin bu fakirhanesinde, günümüzden elli altmış yıl öncesi bütün imkânsızlıkları içinde okumaya çalışan Ahmet, lise çağına kadar tahsilini devam ettirir. Lise Trabzon dadır ve köy delikanlısı Ahmet, okuyabilmek için şehirde barınmak zorundadır. Ailenin maddi sıkıntısı pek fazladır. Ayakta kalabilmek için çare arayışları artar. İşsiz bir köylü olan babası iş bulmak niyetiyle Samsun taraflarına gider ama geriye ne bir haber nede kendisi gelir. Hassas delikanlının maddi yoksulluğuna rağmen bir de babasızlık eklenir. Liseyi terk eder. 1953 yılında Tapu Sicil Memurluluğuna başlar, 1984’te Eynesil’de emekliye ayrılır. Derya gönüllü şair, tadımlık sevgilere rağbet etmemiş olacak ki hiç evlenmemiştir.

Göreleli ünlü bestekâr ve koro şefi, çetin temel ‘in Görele ye geldiği günlerde Ahmet Kaçardan bir şiir almasıyla 1953 yılında Ahmet Kaçar’ın ilk şiiri besteleniyor. Kemal Gürses’in Acemkürdi makamında bestelediği “hayat dolu bir gerçek” isimli şarkısını dönemin ünlü sanatçılarından Perihan Altındağ Sözer’in okumasıyla besteciler Ahmet Kaçar’a mektuplar göndermek suretiyle gufteler istiyorlar. Şükrü Tunar’ın 1958’de bestelediği Ahmet Kaçar gufteleri oldukça beğeniliyor ve Ahmet Kaçar’a diğer bestekârlardan güfte talepleri geliyor.

Şimdilerde eskiye nispetli belki daha derin bir yalnızlığı teneffüs eden bestekâr sair tepede bir kartal yuvasını andıran küçük fakirhaneyi, usta bir bahçıvan titizliğiyle manolya ve güller içinde aşiyan haline getirecek kadar verimli bir tabiat sevgisine ve ince çevre zevkine sahiptir.

Ahmet Kaçar duygusal şiirlerinin yanında mükemmel bir taşlama ve haciv ustasıdır. Günlük hayatında şakacı ve nüktedan tavrının yerdi ve taşlamalarla sanatsal boyuta ulaşmıştır.

Görele’nin sağlık köyünün en üst noktasındaki geleneksel yapıdaki bir köy evinde duygularıyla, ilham perileriyle, şiirleri ve besteleriyle baş başa yasamaktadır.

Hamit GÖRELE
1884 yılında Görele’de doğmuştur. Ortaöğretimini tamamlamasından sonra bir süre Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde bir sürede Mühendis Mekteb-i Âlisinde eğitim gördü. Daha sonra Sanayi-nefise mektebine girdi. Burayı bitirmek üzereyken açılan Avrupa sınavını kazanarak Paris’e gitti. Önce Julian akademisinde, 1928–32 yılları arasında da andre’lhote atölyesinde çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra çalışmalarını bağımsız olarak sürdürdü. 1968’de çağdaş Türk ressamları cemiyetinin yılın sanatçısı ödülünü kazandı. 1980’de ki 41. devlet resim ve heykel sergisinde de başarı ödülü aldı.

Görele akademideki öğrencilik yıllarında pierre bonnard ve izlenimcilerin etkisinde kalmıştı. Paris’te bulunduğu sırada kubist ve fovist renk anlayışlarından etkilenerek manzara, portre ve figürle kompozisyonlar yaptı. Ayrıntıdan uzak yalın kubist tutumunu sürdürdü. Daha sonra dışa vurumcu bir anlayışa yöneldi. 1940’larda manzaralarla çıplaklar yaptı. 1950’lilerin ortalarına doğru geometrik nitelikte stilizasyon denemelerine girmiştir. 1960’larda kare, dikdörtgen ve daire gibi geometrik biçimleri temel olan soyut yapıtlar gerçekleştirmeye başladı. 1970’lerin ortalarından sonra geometrik soyut anlayıştan uzaklaşarak daha önceki yalın anlayışı doğrultusunda doğa görünümleri ve portreler yaptı. 1981 yılında vefat etmiştir.

Hayrettin ERKMEN
1915 yılında Görele’de doğmuştur. Orta öğretimini tamamlamasından sonra Cenevre iktisat ve Lozan hukuk Fakültelerinde tahsil görmüş, iktisat doktorası yapmıştır. Fransızca ve İngilizce bilir. İstanbul üniversitesinde bütçe asistanı iken 1950’de Giresun milletvekilliğine seçilmiş 1960 ihtilaline kadar milletvekili kalmış, bu arada çalışma ve ticaret bakanlıklarına bulunmuş, 27 Mayıs ihtilalinden sonra yüksek adalet divanınca mahkûm edilmiş, ihtilal hükümetinin affına dair parlamento kararından sonra siyasi haklarına kavuşmuştur. Erkmen 1975 kısmi senato seçimlerinde cumhuriyet senatosu seçimlerinde Cumhuriyet senatosu A. P Giresun üyeliğini kazanmış ve dış işleri bakanlığı yapmıştır. 18 Mayıs 1999 Salı günü İstanbul’da vefat etti. Mezarı İstanbul Aşiyan mezarlığındadır.

Nizamettin ERKMEN
1919 yılında Görele’de doğan Nizamettin ERKMEN, ilköğretimini Görele’de ortaöğrenimini Trabzon da tamamladı. 1943 yılında İstanbul üniversitesi siyasal bilimler fakültesinden mezun olan Erkmen Giresun valiliği maliyet memurluğu Yavuz Kemal bucak müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Vatani görevini tamamladıktan sonra Keşap, Şenkaya, Şebinkarahisar’da kaymakam vekilliği; Akseki, Fatsa, söke, Yalova, ilçelerinde de kaymakam olarak görev yaptı.

1961 yılında samsun hukuk işleri müdürlüğü görevinden ayrılarak politikaya atılan Nizamettin Erkmen 1961 genel seçimlerine katıldı ve 1961–65–73–77 seçimlerinde adalet partisi Giresun milletvekili seçildi ve 12 Eylül 1980 yılına kadar 19 yıl aralıksız parlamentoda Giresun’u temsil etti.

Siyasi yaşamı süresince Adalet partisi genel sekreterliği görevini de yürüten Nizamettin Erkmen, 15 Nisan 1973 yılında kurulan Naim Talu hükümetinde devlet bakanı ve başbakan yardımcılılığı yaptı.

İki çocuğu olan Nizamettin Erkmen 24 Ekim 1990 günü İstanbul’da vefat etti.

Ali CÜCEOĞLU
1924 yılında Görele’de doğmuştur. Hukuk tahsilinden sonra avukatlılığa başlamış, 1961seçimlerinde CKMP’den Giresun milletvekilliliğine seçilmiş devre içinde CHP’ye geçmiş; 22. 10. 1965’de CHP’den tekrar milletvekili seçilmiş ve 1969 seçimlerinde üyeliği sona ermiş; ancak 12 Ekim1975 kısmı senato seçimlerinde CHP’den Giresun senatörlülüğüne seçilmiş; 12 Eylül 1980’de üyeliği sona ermiştir.

M. Ali KARADENİZ
1937 Yılında Görele ‘de doğdu. İlk ve orta tahsilini Görele’de lise tahsilini de İstanbul da yaptı. 1963 yılında İstanbul üniversitesi orman fakültesini bitirdi. Çeşitli yerlerde memuriyet yaptıktan sonra 1970–78 yılları arasında Tirebolu orman işletme müdürlüğü görevlerinde bulundu. Orman genel müdürlüğü yaptı. Giresun milletvekilliliği olarak parlamentoya girdi.

İbrahim ÖZDEMİR
1948 yılında Görele’de doğdu. 1971 yılında DGSA mimarlık bölümünü yüksek mimar olarak bitirdi. 1983 yılına kadar İstanbul da mesleki faaliyetlerde bulundu. Toplu konut ve sosyal mesken konusunda araştırma ve incelemeler yaptı. Evli ve iki çocuk babası, İngilizce biliyor. 6 Kasım 1983 te yapılan genel seçimlerde İstanbul milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1983- 88 yılları arasında TBMM bayındırlık bakanı imar- turizm ve ulaştırma komisyonları başkanlığında bulundu. İmar affı kanunu ile 3194 sayılı imar kanunu’nun çıkarılmasında da çok önemli katkıları bulundu.

1986 milletvekili ara seçimlerinden sonra anavatan partisi genel başkan yardımcılığına getirildi. 29 Kasım 19878 genel seçimlerinde İstanbul’da ikinci kez milletvekili seçilerek tekrar parlamentoya girdi. Genel başkan yardımcılığı görevine Haziran 1988 ‘de yapılan 2. olağan kongresine kadar devam etti.

16 Mart 1989 mahalli seçimlerinden sonra ikinci defa seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini, aynı zamanda Akbulut hükümetinde devlet bakanlığı görevini de üstlenerek sürdürdü.

Son olarak 23 Haziran 1991 tarihinde kurulan Mesut Yılmaz hükümetinde ulaştırma bakanı oldu.

Enver HIZLAN
1931 yılında Görele ilçesine bağlı Kuşculu köyünde doğdu. İlkokulun ilk üç sınıfı komşu köy ismailbeyli’de 4 ve 5. sınıflar Görele merkez ilkokulunda ortaokulu Niğde ‘de liseyi haydar paşa lisesinde okudu. 1954 yılında Ankara üniversitesine bağlı siyasal bilgiler fakültesini bitirdi. Aynı yılın Temmuz ayında İstanbul’da kaymakam adayı olarak memuriyete başladı. Eyüp, Kartal, Zeytinburnu, Viranşehir ve Suluova ilçelerinde kaymakam vekili olarak görev yaptıktan sonra 1958 yılı Ağustosu’nda kaymakamlık kursunu bitirdi. Bu arada yedek subay olarak askerlik görevini yerine getirdi. Daha sonra Elazığ iline bağlı Baskil ve Palu, Uşak iline eşme, Aydın iline bağlı Koçarlı, Denizli iline bağlı Sarayköy, Eskişehir iline bağlı Sivrihisar ve Ankara iline bağlı Çubuk ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Çubuk kaymakamı iken 1968 yılında Mart ayında mülkiye müfettişliğine atandı. Bu görevde iken 1978 yılı Şubat ayında Aydın valisi oldu. Daha sonra sırasıyla Kahramanmaraş, Malatya, Edirne, Trabzon, Balıkesir ve son olarak ta Sakarya valiliklerinde bulundu. Büyük oğlu Mustafa Babür ABD’de Houston başkonsolosluğunda konsolos yardımcısı olarak bulunmaktadır. Küçük oğlu bahadır ise İTÜ makine mühendisliğini bitirmiştir.

Dr. Mustafa SİNİRLİOĞLU
08 Şubat 1920 tarihinde Görele’de doğdu. Babası Görele’nin eski belediye başkanlarından Salih SİNİRİOĞLU’dur.

1944 yılında İstanbul tıp fakültesini bitirdikten sonra sırasıyla Bismil, Of, Sürmene ilçelerinde sıtma mücadele takibi, Vakfıkebir’de hükümet ve sağlık başkâtibi olarak görev yaptı.

1956 yılında Görele’ye tayin olarak, Görele sağlık merkez başkâtibi, hükümet tabipliği görevlerinde bulundu. 1959 yılında Erzincan sağlık müdürlüğü görevine atandı. Bu görevden kısa süre sonra istifa ederek Görele’ye geri döndü.

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra tekrar Görele merkez sağlık merkezi baştabibi ve hükümet tabibi oldu. 1962 yılında Trabzon merkez hükümet tabibi, daha sonra 1964 yılında Trabzon sağlık müdürü oldu. Bu görevi 1966 yılına kadar devam etti.

1966 yılında İstanbul sağlık müdürlüğü müdür muavinliği görevine atandı. Bu görevi Aralıksız 20 yıl sürdü. Toplam 40 yıllık devlet hizmetinden sonra 1986 yılında emekli oldu. Ömer AKPINARÖmer AKPINAR 1935 yılında Çavuşlu da doğdu. Gümrük muhafaza memuru İzzet Akpınar’ın oğludur.

Musiki hayatı, 1942 yılında Trabzon Akçakale de dinlemek suretiyle feyz aldığı zurnacı Bibiş ve zurnacı Ömer aracılığı ile başladı. İlk sazı kavaldır. 1945’te ailesiyle Çavuşlu Cami yanı mahallesinden İstanbul’a taşındı. Akrabası Çavuşlu lu Mehmet HAMZAOĞLU’ndan bağlama dersleri aldı. Beyoğlu Atatürk Lisesinde okurken saz eğitimini geliştirdi. 1952’de İstanbul Radyosunda 15 dakikalık program yaptı. Lise öğrencisi olduğu için Sadi Yaver Ataman’ın davetini kabul edemedi. 1960 yılında İstanbul Radyosunda açılan sınavı kazanarak radyoda çalışmaya başladı. Aynı yıl yedek subay öğretmen olarak askere gitti. Bulunduğu Çayören köyünde derleme çalışmalarında bulundu. Askerlik görevinden sonra film müziği ve plak çalışmalarıyla uğraştı. Muzaffer Akgün, Nezahat Bayram, Nurettin Çamlıdağ gibi sanatçılara şef saz olarak eşlik etti. 1967’de açılan sınavı kazanarak tekrar radyoda çalışmaya başladı. 1969’da Türk Halk Müziği yayın ve program şefliğine atandı. 1976’da Türk Halk Müziği denetleme kurulu üyeliğine, 1978’de Merkez denetleme kurulu üyeliğine atandı. 12 Mayıs 2000’de emekli oldu. Radyoda “Bağlamam perde perde “ ve “Edirne’den Ardahan’a” adlı programları hazırlayıp sundu. Giresun ve Çavuşlu dolaylarından 50’ye yakın derleme yaptı, bu derlemeleri notaya aldı. 2 Ağustos 2003’te İstanbul’da vefat etti.
DERLEDİĞİ ESERLERDEN BAZILARI: * Ağasar’ın Balını (Oy Asiye)
* Akpınar Depremine Söylenen Ağıt
* Al Eline Feneri
* Al Tavandan Belleri
* Bel Bağımın Tokası
* Biz Hepimiz Üç Kardeşiz
* Çitten Söktüm Çangalı
* Çavuşlu Diye Diye
* Koyunum Kuzuladı
* Yaylanın Soğuk Suyu

Language