Sosyo Ekonomik Yapı

Çevremiz toprağında bitkiler için çeşitli madensel besinler bulunur. Her mevsim yeterince yağışlıdır. Dondurucu ve kavurucu olmayan ılık iklimi çeşitli bitkilerin yetiştirmesine hizmet eder. Bundan dolayı orta kuşakta yetişen her çeşit bitki yetişir. Sıcak kuşakta yetişen çaydan, Alp dağlarında yetişen selajinel yosunlarına kadar çeşitli bitkilere rastlanır.

Ekonomik değer taşıma bakımından fındık başta gelir; bunu mısır, çay, meyveler, çeşitli sebzelerle endüstri ve diğer işlerde kullanılan bitkiler takip eder. Ormancılık büyük önem taşır. Hayvancılığın ekonomiye büyük katkısı vardır.

FINDIK

 

Bazı kaynaklar fındığın Anadolu’dan bütün dünyaya yayıldığını söyler. Bazı kaynaklar ise fındığın Orta Asya’dan Karadeniz sahillerine göçler yoluyla Türkler tarafından getirildiğini, daha sonra Avrupa’ya götürüldüğünü ifade eder. Bunun içinde “Yağ Taşı – Yağmur Taşı” adlı efsane ile “Bugu Tekin” efsanesini kanıt olarak gösterirler. Bu efsanelerde, fındık ağacı kutsal olarak Tanrı’nın nurunun ilk defa fındık ağacı üzerine indiği bildirilmektedir.

Fındık kelimesi Türkçeye muhtemelen Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra girmiş olmalıdır. Kelime daha sonra Arap dilinde “bunduk” tarzında söylenmiş ve yerleşmiştir.

Başta Hıristiyanlık olmak üzere bütün dinler fındığı kutsal meyve saymıştır. 4000 yıl önce Orta Asya’dan getirilerek çevremizde yetiştirildiği anlaşılmaktadır. Ksenofon “Onbinlerin Rich atı” adlı eserinde kapalı şekilde fındığa değinmektedir. Yunanlı hekim Dioscorides de “kitabü’l-Haşayış”adlı eserinde fındıktan yapılan ilaçlardan bahsedilmektedir. Fındığı Romalılar Görele’den İtalya’ya oradan da İspanya’ya ulaştırdılar.
İspanya kralı Henry’nin Timur’a gönderdiği Klaviyo, Semertkan dönüşü, Pontus devleti başkenti Trabzon’dan 1405 yılında İstanbul’a hareketinde fındık dolu bir gemi ile yola çıktığını seyahatnamesinde yazmaktadır. Türkiye’den ilk kabuklu fındık ihracatını 1773 yılında Rusya’ya, 1792 yılında Romanya’ya, 1851 yılında İngiltere’ye 1871 yılında da Belçika’ya yapılmıştır.   Yaklaşık 5000 yıldır bilinen fındığın vatanı Anadolu’dur. M.Ö. 400’de Pontus kıyılarından geldiği için Pontus cevizi adını almıştır. Sicilya ve İspanya’ya Araplar tarafından götürülmüştür. Yeryüzünde 36-41 derece kuzey enlemlerinde kendine özgü iklim koşullarında yetişebilen fındık, deniz kıyısından en çok 30 km içeride veya 750-1000 metreyi geçmeyen yerlerde ürün vermektedir. Dünya yıllık fındık üretiminin %67-75’i Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında yapılmaktadır. İtalya, İspanya ve Amerika fındık yetiştiren diğer ülkelerdir. Türkiye’nin en çok yağı alan bölgesi Karadeniz’de arazi fazla eğimlidir.
Toprağın yapısı ve iklim koşulları Karadeniz Bölgesi’nin önemli bir kısmında fındık dışında başka bir tarıma izin vermemektedir. Fındık, erozyon tehlikesi ile karşı karşıya olan bölgede verimli toprakların yok olmasını engelleyip çevreye olumlu katkı sağlamaktadır. Ayrıca bölgedeki fabrikaları doğal çevrenin bozulmasını neden olan fiziksel ve kimyasal atıklar ortaya çıkarmaz. Fındık tarımı genellikle küçük arazilerle ve aile işletmeciliği biçiminde yapılmaktadır. Türkiye’de yaklaşık altıyüzbin hektar arazide dörtyüzbin çiftçinin fındık üretimi ile uğraştığı bilinmektedir. Fındık yetiştirildiği bölgelerde doğrudan yada dolaylı olarak sekiz milyon insanın ilgilendirmektedir.   Potasyum, magnezyum ve kalsiyum içeriği yüksek, sodyum miktarı düşük olan fındığın, kemik gelişimi ve sağlığı ile kan basıncını düzenlenmesinde büyük önemi vardır. Bu açıdan fındık, sağlıklı yaşam için önemli bir besin kaynağıdır.    Görele’de fındık 7134 hektarlık alanda yetiştirilmektedir ön önemli gelir kaynağı olup ihraç maddelerinin başında gelir. Ilıman iklimi sever. Deniz seviyesinde 450 metre yüksekte verimliliği tehlikeye düşer. 750 metreden daha yüksekte yetişmez denizden 30 km uzakta hiç olmaz.

Fındık İhracatçıları Birliği’nden alınan bilgiye göre 01 Eylül 1997 – 26 Aralık 1997 tarihleri arasında 114.624, 5 ton iç fındık ihraç edilerek karşılığında 420 milyon 417 bin 19 dolar gelir sağlandı.

FINDIK ÇEŞİTLERİ

  1. Tombul Fındık
  2. Palaz Fındık
  3. Foşa Fındık
  4. Çakıldak Fındık
  5. Kalınkara Fındığı
  6. Sivri Fındık
  7. Kuş Fındığı
  8. Badem Fındığı

 

HAYVANCILIK

İklim, mera ve gübreli bahçe altlarında yetişen otların bolluğu hayvancılığa geçim kaynağı gözüyle bakabileceğini müjdeliyorsa da bugünkü hayvancılık tekniği, pazar, yol, süt mahsullerini değerlendirme imkanları olmaması bu durumu engellemektedir.
Halkın ihtiyaçlarına göre sığır,davar, kümes hayvanları, gücünden faydalanılan hayvanlarla diğer evcil hayvanlar yetiştirilmektedir. Bölgemizde geniş meralar olmadığından hayvancılık ileri düzeyde gelişmemiştir.

Her köy evinde sığır beslenir. Sığır yetiştiriciliği küçük aile işletmeciliği şeklinde bitkisel üretim faaliyetleri sonucu elde edilen kaba yemi (özellikle mısır sapı) değerlendirmek ve ailenin süt ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaktadır. Çiftler, kendi arazisinde elde ettiği kaba yemin yeterli olmaması durumunda komşu çiftlerden kaba yem satın alabilmektedir.

Sığır yetiştiriciliği azaldığından dolayı, eski yıllarda olduğu gibi yaylalara çıkarılmamaktadır. Yetiştirilen sığırlar, yerli ırkların karışmamasından meydana gelmiş, yerli melez sığırlardır. Suni tohumlama ile Jersey sığırlarının türü geliştirilmiştir. Son yıllarda da holştayn sığırlarının türlerinin de arttığını görmekteyiz. Manda eski yıllarda birkaç adet olmasına rağmen bu gün yoktur. Sığırlar daha çok sütü sonrada eti için beslenir.

ORMANCILIK

Görele’de iklim ve toprağın uygunluğu ormanın tabi olarak yetişmesini sağlamıştır. En çok yetişen ağaç cinsi kayıngiller olup bunu takiben çam, meşe, yaykın, kızılağaç, kestane, ladin ve taflandır.
Orman altı ürünü olarak avu denen çalılardan bol odun elde edilir. Görele’de dört orman bölgesi vardır. Bunlar: Görele merkez 13258 hektar olup bunun üçte ikisi orman, üçte biri açıklıktır; alimeydan (sis) Dağı, 15734 hektar ormanlık olup, bunun altında biri orman geri kalan açıklıktır. Çömlekçi, 9115 hektar ormanlık sahasının, üçte biri orman, üçte ikisi açık sahadır. Kahraman dere, 1046 ormanlık olup, dörtte üçü orman, geri kalanı açıklıktır.

Günümüzde ormancılık, Görele ekonomisine az oranda ekonomik katkı sağlamaktadır.

SU ÜRÜNLERİ

Görele bir sahil ilçesi olması sebebiyle balıkçılık, Görele ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Görele’nin 10 km’lik sahil şeridi bulunmaktadır.

Ayrıca son yıllarda Kaynak Kullanımı Destek Fonu (KKDF) prim uygulaması ile Kültür Balıkçılığı’nda da önemli bir ilerleme sağlanmıştır. 1997 yılı itibariyle il genelinde toplam 65 adet kayıklı alabalık tesisinin 7 adeti Görele’de bulunmaktadır.

Language